-
1 falan
falan der und der, die und die, das und das; ein(e) gewisse(r); Herr, Frau so und so; und so weiter;falan yerde f (in) Dingsda;15 mark falan so um die 15 Mark, etwa 15 Mark -
2 falan
1.1) тако́й-то; имяре́кfalan falanı kat kat geçti — тако́й-то во мно́го раз превзошёл тако́го-то
2) (тж. falan falan, falan fıstık, falan filan, falan fistan) и так да́лее, и тому́ подо́бное; и про́чееona kâğıt, kalem falan filan lâzım — ему́ нужны́ бума́га, ру́чка и т. п.
2.как определение тако́й-тоfalan adam или falan kişi — тако́й-то челове́к
falan tarihte — тако́го-то числа́
falan yerde — та́м-то
3.приблизи́тельно, приме́рно, что́-то о́коло; пожа́луй
См. также в других словарях:
falan — zm., Ar. fulān 1) Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan Bana falan geldi, falan gitti diye anlatmaya başladı. 2) is. Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek ve benzerleri anlamında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
falanca — sf. 1) Falan Falanca yerde, falanca gün. 2) zm. Falan kimse Falanca geldi … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı — is. 1) Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı 2) Eğimli bir yerin daha alçak olan yeri 3) sf. Bir yere göre daha alçak yerde bulunan Aşağı katı, sakin ve daha sıcak olduğu için seçtik. A. Gündüz 4) sf. Bayağı, adi 5) sf., mec. Niteliği düşük,… … Çağatay Osmanlı Sözlük